Moda İskelesi

Moda İskelesi, Sultan Reşad döneminde Mimar Vedat Tek tarafından 1916-1919 yılları arasında yapılmıştır. Yapının inşa edildiği dönem sanat tarihi açısından Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönem, batılılaşma döneminden başlayarak Tanzimat’ın ilanı ile devam eden modernleşme programı çerçevesinde biçimlenişini sürdüren İstanbul’da 20. yüzyılın başında görülmeye başlamıştır. Ekonomik açıdan zor şartların olduğu bu dönemde şehirde yabancı sermayenin yaptırımlarıyla yeni bir imar hareketi görülmüştür. Özellikle liman kentlerinde etkileri görülen bu hareket 19. yüzyıldan itibaren yönetimin batıya öykünen kent yaratma eğilimi ve yabancı sermayenin yeni yapı tiplerini finanse etmesiyle kentte iki yönlü gelişim çizgisi İstanbul’dan modern bir kent yaratma sürecini hızlandırmıştır. Bu süreçte büyük ve modern donanımlı kent yapıları içerisinde istasyon, postahane, iş hanları, apartmanlar, banka, kışla, depo, gibi yapı türleri arasında iskeleler de yer almıştır. Bu yapılar genellikle kent-mimarlık organizasyonunun henüz yerleşmediği bir dönemde küçük şehircilik denemeleri gibidir.

Moda İskelesi inşa edildiği 1916-1919 tarihinde tek katlı ve pergolalı bir tasarıma sahipken zamanla gördüğü müdahaleler ile iki katlı olarak düzenlendiği eski fotoğraflarından anlaşılmaktadır. Bugünkü mimarisi itibariyle iki katlı olan yapı kiremit kaplamalı kırma bir çatı ile örtülüdür. Dış cephesi kesme taş taklidi bloklarla kaplanmıştır. Yapının deniz cephesinde binanın beden duvarlarının önünde sivri kemerlerin birbirine bağlanmasıyla oluşturulmuş revaklı kısım ve bu kısmın üzerinde bir balkon bulunmaktadır. Ortada bulunan daha genişçe tutulmuş kemerin hemen üzerinde bitkisel bezemelerle hareketlendirilmiş dikdörtgen bir pano içerisinde “Moda 1335” yazılı kitabesi bulunmaktadır. Ulusal Mimari üslûbunda tasarlanan yapı sivri kemerler, bursa kemerleri ve çiniler ile hareketli bir cephe düzenlenmesi sergilemektedir.

İBB Miras tarafından yapılan çalışmalarla birlikte 100 yılı aşkın hikâyesiyle Kadıköy’le özdeşleşen bir hafıza mekânına dönüşen iskelenin mevcut tüm özgün detayları koruma altına alınırken iç mekânları kafe, kütüphane ve kültür sanat programlarına entegre olacak şekilde çağdaş bir yorumla düzenlendi.